Eski Bakan Ziyattin Tokar ile Röportaj

Sayın Tokar, bakanlığınız döneminden bugüne kadar nükleer teknolojinin Türkiye’ye gelmesini savunan en önemli isimlerden biri olarak Akkuyu Nükleer projesini değerlendirebilir misiniz?


Biz zamanında dünyayı yönetmiş; tekniği, teknolojiyi ve ilmi en iyi kullanan büyük bir milletiz. Maalesef bizi bu ilimlerden uzak tutmak için dış baskılar var. Nükleer enerji de bunlardan biri. Nükleer enerjinin asıl amacı nükleer teknolojinin girmesidir. Nükleer teknoloji demek, uydu
yapabilmek ve nükleer ile ilgili diğer faaliyetleri yürütebilmek demektir. Yıllar sonra Türkiye Akkuyu’da nükleer tesis kurmak için Yap-İşlet-Devret gibi bir modelle 21 Milyar Dolar’a anlaşma yaptı. Hâlbuki bizim ülkemizde Türkiye’ye nükleer teknolojiyi getirmek için 1960’lı yıllardan beri faaliyet gösteren Türkiye Atom Enerjisi Kurumu var. Bizim Nükleer Enerji Mühendisi yetiştiren okullarımız var. Eğer biz TAEK’e görev vermiş ve yerli mühendislerimizin burada çalışmalarını sağlamış olsaydık 21 Milyar Dolar’a 21 tane nükleer tesis kurabilirdik. Bizim ülkemiz her şeyin en iyisine layıktır. Bu yüzden çağı yakalamak adına bizim bu teknolojiye girmemiz gereklidir. Nükleer enerji sanıldığının aksine en temiz en güvenilir enerji kaynağıdır. Nükleerde tek sorun atıklardır. Onun için de çözümler var. Japonya’da tsunami felaketi sırasında nükleer santral sular altında kaldı. Oradaki problem santralin kumanda merkezinin zemin katta yer almasıydı. Eğer kumanda merkezini zemin kata koymasalardı orada radyoaktif serpinti olmayacaktı. Biz nükleeri ilk dile getirdiğimizde nükleerin uçaktan daha az tahribatı olduğunu söylemiştik. Çünkü o dönemde meydana gelen uçak kazasında 300 kişi hayatını kaybetmişti. Buna karşılık Çernobil dışında nükleer adına önemli bir hadise olmamıştır. Türkiye akarsu zenginidir, nükleer santrallerde de soğutma sistemi akarsular vasıtasıyla rahatlıkla kurulabilmektedir. Dolayısıyla ülkemiz nükleer tesisin uygulanabilmesi için oldukça müsaittir ve uygulanması gereklidir.




Yerli mühendislerimize görev vermemiz gerektiğinden bahsettiniz, Aselsan’da çalışan mühendislerimizin intihar vakalarını nasıl yorumluyorsunuz?


Aselsan’daki mühendislerimiz savaş uçaklarımızdaki dost-düşman tanıma yazılımını geliştirmeye ve millileştirmeye çalışıyorlardı. İçlerinden bir tanesi de arkadaşımın oğluydu ve ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği’nden mezun, yeni evli, hiçbir psikolojik sorunu olmayan çok mutlu ve çok başarılı birisiydi. Bu mühendislerimizi dış uzantılı olarak temizlendiğini düşünüyorum. Bununla ilgili meclis araştırma komisyonu kuruldu ama üzerine gidilmiyor.



Geçtiğimiz haftalarda Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintisine nasıl bakıyorsunuz?
(Röportaj Türkiye genelinde gün boyu elektrik kesintisinin yaşandığı dönemlerde yapılmıştı)


Elektrik kesintisinin nedeni bir siber saldırıdır. Türkiye’de trafikte su kontrolünde ve elektrikte SCADA (Merkezi Denetleme Kontrol ve Veri Toplama) sistemi kullanılmaktadır. SCADA sistemine siber saldırı yaptılar. Gündemin hızlı bir şekilde değişmesiyle bunun üzeri örtülmüş oldu.



Zamanında Şehircilik bakanlığı yaptınız, teknolojideki yenilikleri şehrimize nasıl yansıtabiliriz?


Biz bütün Türkiye’de şehir merkezlerinde internetin bedava olmasını savunuyoruz. Bunun örneklerini Kore’de, Gürcistan’da, Hollanda’da, Amerika’da görüyoruz. Türkiye’de de bunun olması gerekir. Metro kullanırken telefonu kullanamıyoruz. Biz sadece alıcı verici konularak bunun önüne geçebiliriz. Yine metrolarda da interneti imkânını sağlamalıyız.



Bitirirken, mühendis adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?



Cenab-ı Allah dünyaya gelmeyi tekrar nasip etse, herhalde yine mühendisliği seçerdim. Mesleğimi seviyorum çünkü teknik adam olmak öyle bir şey ki; hep yapıcı düşünür, bir problem olduğunda nasıl çözerim diye düşünür, bir şey gördüğünde nasıl yapılmıştır ve ben nasıl yaparım diye kafa yorar. Mühendislik okuyan arkadaşlara tavsiyemiz hiçbir zaman ümitsiz olmasınlar ve bilsinler ki ileride çok önemli projelere imza atacaklardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder